Unutulmuş Mucizeler Zamanı
- Hayati Kandiyoti
- 18 Eki 2020
- 1 dakikada okunur
Yeniden yürü,
Yeniden hayal et.
Yeniden dik dur ve dalgalarınla hareketlerin,
Oyunlar ve yağmurların,
Hayal diyarlarının krallarının hakkını ver.
Sana özel kesilmiş bir kumaş,
Mavi atlas, dünyayı üzerine giyiyorsun.
Havaya yazdığın binlerce yıldızın arasından
Sen dile geliyorsun.
Hiç bilmediğimiz bir şeffaflığa dokunur gibi hassas, ve yarım, ve özlem,
An be an uzayan karışım, ruh ve beden…
Belki dünya zamanıyla birkaç saniye;
Halbuki kaç ömür, parmak uçlarımın en ucundaki noktaların temasından önce
Bir öykü anlatıyor, başında kamaştığımız ateş
Dinlediğim yerlerden binlerce yıllık sesler, sarılıyor.
Hiç hatırlamadığımız kadar değmeden, kesişmeden
Bir tutam sıcak nefes seyrinde önünde eğildiğimiz bilgeler kulağımızdan daha yakına fısıldıyor.
Sen yola yeni çıkanlardan değilsin,
Varlığın kendi önünde seyrediyor,
Biliyor.
Yeryüzünün unuttuğumuz elleri,
Kırmızının sebebi, yemyeşil dallar ve dokunmalarla
Seni sarmalıyor.
Unutulmuş mucizeler zamanında
Zaman olmasa da hep doğru yere akan nehirler,
Anlatabilmek uğruna taşların etrafından dolaşıyor.
Neleri göze aldıysan
Kalbini o kadar büyüttün.
Şimdi sana yeni hikayeler veriyor.
Ayak seslerine aldırmadan kendini,
Hatırladığın sen, hatırladığın yol ve duman-
Tuşların arasında kaybettiğin notalar
Ve üfledikçe hatırladığın olmayan makamlar-
Ona yürü, ona git, ona var!
O sensin, sadece hatırladığın kadar.
Böylece sessizlik değil, böylece havada asılı
Hiç dokunamayacak olan insanların trajedisine,
Kaçmanın mümkün olmadığı inanışlarına ithafen…
Sessizlikte çınlayan kulaklarım, ruhum bir yere değdi.
Düşünmekten kendimi alamıyorum.
Comments